Antalya Hakkında

Antalya ili nüfus bakımından Türkiye’nin en kalabalık 5. Şehri olarak bilinmektedir. Antalya 2023 yılı Tüik son verilerine göre 2.696.249 nüfusa sahip olmuştur. 

Türkiye’de turizm denilince akla ilk gelen şehirlerden biri olmakla birlikte ülkenin bacasız sanayi terimine direk olarak eş değer anlama sahip şehirdir. Nüfus oranı en çok yaz aylarında yükseliş göstermektedir. Alan olarak birçok şehirden büyük olmakla birlikte şehrin yüz ölçümü 20.177 kilometre karedir.

Antalya'nın Saklı Hazineleri ve Keşfedilmeyi Bekleyen Rota

İlde kilometre kare başına düşen kişi sayısı 150 dir. En kalabalık ilçesi 2021 yılı itibarıyla neredeyse 600.000 nüfusa sahip Kepez ilçesidir. Nüfus yoğunluğunun diğer ilçelere oranla en fazla olduğu yer ise kilometre kare başına 5429 kişi ile Muratpaşa ilçesidir. 19 ilçe ve belediyeye sahip olan Antalya ilinde toplamda 914 mahalle vardır.

Akdeniz bölgesinin en batısında Antalya körfezi ve Batı Torosları kaplayan alanında üzerindedir. Yüzölçümü oranıyla Türkiye’de bulunan en büyük 5. İl olarak da bilinir. Ege denizi ile sınırda, Akdeniz kıyısında olan Antalya en batıda Muğla, Kuzeyde ise Burdur, Isparta ve Konya yer alırken doğuda ise Karaman ve Mersin yer alır.

Antalya şehri, 1990’lı yıllara kadar nüfus oranı belirli bir seviyedeyken Turizmin ve yoğun göçün gelmesi ile nüfusu hızla artmıştır ve Türkiye’nin en kalabalık 5. Şehri olmuştur. Antalya'da ekonomi genel olarak Antalya Turizminin etkisi ile canlılık gösterse de şehrin sanayi, tarım ve ticari gücüde gittikçe artmaktadır. Özellikle son yıllarda sağlık turizmi hızlı bir yükseliş yakalamış binlerce insanın yurtdışından şehre sağlık sektörü için ziyaret ettiği bilinmektedir.

antalya konyaalti sahili

 i-;

Sanat tarihi açısından ülkemizde en zengin şehirlerden biri olan Antalya Türkiye’de en çok antik kente sahip ildir.  Antalya ili kapsadığı alan dahilinde geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.

Bu medeniyetlerin arasında M.Ö.480 yılında Likyalılar, M.Ö. 687 Lidyalılar, M.S. 43 Pamfilyalılar, M.Ö. 241 Bergamalılar, M.Ö. 77 Romalılar, 1103 yılına kadar Bizanslılar, 1207 Selçuklu Hanedanı, Osmanlılar ve son olarak Türkiye Cumhuriyeti egemenliğine girmiş ancak üzerinde hükümdarlık kuran hiçbir medeniyet Antalya’yı başkent olarak seçmemiştir.

 Tamamen Akdeniz Bölgesi dahilinde kalmaktadır. Antalya Akdeniz iklimine sahiptir. Platoları, dağlık arazileri, ormanları ile doğa harikası bir şehirdir.

Ayrıca Antalya G20 zirvesini 2015 yılında ve EXPO 2016 ya ev sahipliği yapmıştır.

Antalya Tarih Öncesi Dönemden Günümüze Yolculuk

M.Ö. 159-138 yıllarında Bergamanın Kralı olan 2. Attalos Helenistik Dönemi kapsayan dönemde Antalya şehrini keşfeden ve kulağına dünyanın en güzel şehri olduğunu söyleyenlerden etkilenerek “Gidin ve bana yeryüzündeki cenneti bulun” diyerek ordu komutanlarına Antalyayı Akdeniz bölgesinde stratejik bir alan ve bölge olarak baştan kurulmasını emretmiştir.

Buradan yola çıkılarak şehir Attalos döneminde Ataleia adını alır. Arap gezginlerin kaynaklarına göre Anteliya bölgeyi ziyaret eden türk kaynaklarına göre ise Adalya olarak kayıt edilmiştir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte Antalya olarak adlandırılır.

Akdeniz'in Mücevheri Antalya'nın Tarihine Doğru

Antalya tarihi çağların başından beri medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir bölgededir. Antalya’da bulunan Karain Mağarası kent merkezinden 27 km uzaklıkta bulunan bu tarihi alan Türkiye’de bulunan en büyük doğal mağaralardan biri olmakla birlikte Anadolu’da bulunan en eski yerleşim yerlerinden biri olarak da bilinmektedir. Eski Taş Çağı dönemini kapsayan bir zaman dilimi içinde ve yaklaşık olarak 500.000 yıl öncesine denk gelmektedir.

Türkiye’de bulunan en erken fosil kalıntıları da burada bulunmuş dönemsel olarak günümüzden yaklaşık 2 milyon yılları ile 140 bin yılları arasında geçen zamana denk gelmektedir. Karain Mağarası Eski Taş Devri yaklaşık 2 milyon yıl önce başlamış, Cilalı Taş Devri ise M.Ö.  8000-5500 dönemlerini kapsamaktadır. Ayrıca yine Antalya’da bulunan Beldibi Mağarası M.Ö. 22.000-10.000 Paleolitik ve Neolitik arası geçiş dönemine denk gelmektedir.

Antalya Bademağacı Höyüğünde ise M.Ö. 8000-5500 dönemlerine denk gelen Cilalı Taş Devri yerleşimlerine denk gelinmiş ayrıca toplu bir şekilde insan yerleşimlerine de denk gelinmiştir.

Karataş ve Semahöyük kazılarında ise Erken Tunç Çağı M.Ö. 3000-2000 yılları arasına denk gelinmiş ve o dönemden şimdiye kadar uygarlıkların yaşam alanları Antalya bölgesinde hep var olmuştur.  Yapılan kazılar 1946 yılından öncesinin karanlık yüzünü yavaş yavaş aydınlığa çıkarmıştır. 

Çıkarılan belgeler sayesinde Hitit çivi yazılarında göründüğü üzere Ahhiyava ve Arzava isimli yerin Pamfilya ülkesi olduğu kesinleşmiştir.

 

antalya-kaleici-yolu

Hitit Dönemi'nde Antalya Tarih Öncesi Kent

Hitit Devleti Anadolu’da varlığını sürdürdüğü zaman diliminde yazıyı da bu bölgeye getirmişti. Hitit Devleti İç Anadolu’da kurulmuş ve zamanla yayılmaya başlamıştır. Antalya bölgesine ise batı bölgelerine fetih hareketleri kararı alındıktan sonra gelinmiştir.

Bu dönemden önceki zaman dilimi Antalya için karanlık dönem olarak geçmektedir. Hitit Kralı III. Hattuşili’nin yıllık olarak adlandırılan kayıt belgelerinde Antalya ve bölgedeki yerleşim alanları için kullanılan Perge, Kesros, Patara gibi isimlerden dolayı Hititlerin M.Ö. 1267-1237 yılları arasında hüküm sürdüğü bilinmektedir. Konyada yapılan kazılar sonucunda ele geçirilen bir belge üzerinde “Patafa” yazısı sayesinde de bu bilgiler kesinleşmiştir.

Hititler Akdeniz sahillerine kadar indikleri ve Lukka ülkesini egemenliklerine soktukları kesindir. Yunan mitolojisinde geçen ve Hitit imparatorluğunun yıkılmasına sebeb olan deniz kavimleri göçü Akalıların topluluklar halinde bölgeye göç etmeleri ile olmuştur.

Pamfilyalılar M.Ö. 7. Yüzyılda bölgeye yerleşmeden önce alanda Dorlular ve Rodosluların kumluca ile Çıralı yani eski adı ile Phaseliste yerleştirkleri tarihi Yunan kaynaklarından bilinmektedir. Kumluca yakınlarında Rhodiopolis bu kentin varlığına kanıt olarak gösterilmektedir.

Antalya'da Likya ve Pamfilya Dönemi ve Eski Uygarlıklar

Antalya ili bölge olarak Likya ve Pamfilyanın bir kısmını içine dahil etmiştir. Antalya ilinde batı bölgesinde yaşamış ve uzun süre kalarak tarihi kalıntılar bırakmış olan Likyalıların kökenleri net olarak bilinmemekle birlikte Hitit ve Antik Mısırdan günümüze kalmış kaynaklara göre Lukka adında bir Pamfilya kelime ve anlam olarak bütün ırkların yaşadığı yer ya da pek çok ırkın bir arada yaşadığı yer anlamlarını taşımaktadır. Bu yüzden Pamfilyalıların yaşadığı Antalya şehri tüm halklardan olan insanların yaşadığı yer olarak da geçer.

Eski bulgularda geçen karışık olarak yaşayan insanların ülkesi gibi tanımlamalar Pamfilya’da yaşayan halkların tam olarak neyi kapsadığını açıklamaktadır. Ayrıca Pamfilyalılar Anadoluda yaşamış olan en eski Helen topluluğuna dahil olabilir.

Muken ve Dor dil yapısına benzeyen dilleri, karışık halk yapısı, Anadolu bölgesinden aldığı kültürlerle kendisine ait bambaşka bir topluluklar ülkesi haline gelmişlerdir. Pamfilya için genel olarak çok fazla kayıt bulunmamaktadır. Roma dönemine kadar dünya genelinde bir çok bölgede karanlık devir sonra ilk dönemler gibi kayıtların yok denecek kadar az olması bölge hakkında bilgilerin kısıtlı olmasına neden olmaktadır.

Yine de Antalya diğer Anadolu şehirlerine nazaran en çok tarihi belgelerin bulunduğu şehirlerin içinde yer alır. Tarih, arkeoloji ve dil incelemeleri için Anadoluda gözde olan şehirlerden olması sonu gelmeyen yeni bulgularla birlikte şehrin ününe ün katmaktadır.

Bizans, Bergama ve Roma Dönemlerinde Antalya

Roma İmparatorluğu Antalya’da varlığını etkin bir şekilde sürdürmüştür. İmparator Hadrianus Antalya ziyaretinden önce bölge valisine haber gönderip Antalya şehrinin dünyanın en güzel şehri olarak görmek istediğini belirtmiştir. Bunun üzerine halk arasında bilinen adı ile üç kapılar yani Hadrian Door (kapısı) olarak tarihe geçen yapıt inşa edilmiştir. Hristiyanlık genel olarak hızla yayılmaya başladığı zamanlar Antalya bölgesi Doğu Roma eyaleti olarak kalmış ve önemini korumuştur.

Milattan sonra 5 ve 7. Yüzyıllara kadar büyük bir imar çalışması ile ayağa kaldırılan şehir Arap yağma ve akınları yüzünden büyük zararlar görmüştür. Bu duruma engel olmak için Roma İmparatorluğu güçlü bir donanma ile bölgeyi savunmaya geçmiştir. Bölgede egemenliği kaybetmek istememesi ve stratejik önemi yüzünden birçok defa farklı topluluklar tarafından mesken edinilse de talan ve yağmalarda çok fazla bir şekilde gerçekleşmiştir. Bilindiği üzere bu bölge eskiden beri korsanların güzergahındaydı.

 

Roma İmparatorluğu Hadrian kapısını yaptırmış, surları onarmış, kuleler yaptırmıştır. Gemileriyle ünlü Cenevizli, Rodos ve Venedik korsanlarının saldırıları, yaşanan depremler, ve Kıbrıs üzerinden gelen saldırılarla birlikte uzun yıllar yıpranmıştır. Akdenizde üsler kurmuşlar ve burada hakimiyet ve güç elde etmek için Antalyayı sürekli istilalara açık bir yer haline getirmişlerdir.

 

Selçuklu Döneminde Antalya Şehri

Selçuklu ile birlikte Türkler savunma açısından ve deniz ticareti adına önemli bir şehir olan Antalya çevresine yavaş yavaş yerleşmeye ve ele geçirmeye başlamışlardır. 1. Haçlı seferinden sonra Bizans Şehri ele geçirmişlerdir. Bölgeden geçerken şehri göre 2. Haçlı seferi sırasında bölgenin Türkler tarafından neredeyse ele geçirildiğini kayıt altına almışlardır.

Haçlı seferi yazarları bu bölgede Türk hakimiyetinden dolayı halkın tarım yapamadığını ve ihtiyaçlarını deniz yolu ile karşıladığını da eklemişlerdir. Selçuklu Devletinin yönünü batıya dönmesi ile birlikte Türkler 1176 yılında Miryokefalon Savaşı ile Anadolu’yu fethetmeye başlamış ve akın akın gelerek yeni yurtlar edinmişlerdir.

İstanbul Latinler tarafından 4. Haçlı seferi sonrası işgal edilince Bizans Anadolu ile doğrudan sağlıklı bir bağlantı kuramamış ve etkisini kaybetmeye başlamıştır.

  1. Kılıç Arslan Antalya şehrini almak için önceden çocuklarını Anadolu’nun dört bir yanına yollamış ve ordusu ile Antalya’yı almaya çalışmıştır. Bu adım başarısız olsa da bölgede hakimiyetini göstermiş ve eninde sonunda Antalya’nın Selçuklu İmparatorluğuna katılacağını göstermiştir.
  2. Yakın bir dönemde Arap tüccarların Antalya üzerinden geçerken gasp edilmeleri ve zulüm görmeleri sebebiyle Selçuklular Antalya’yı fethetmeye karar vermiştir. 5 Mart 1207 yılında Antalya Selçukların himayesine girmiştir. Selçuklu burada ilk defa güçlü bir donanma için tersane kurdurmuş, düzenlemeler yaptırmış ve şehri hızlı bir şekilde ticaretin yolu olacak şekilde huzura kavuşturmuştur.
  3. Şehri Komutan Ertokuş’a teslim eden Giyaseddin Keyhüsrev öldükten sonra Sinop fethi için şehirde askeri boşluk oluşması sebebiyle şehir zayıf düşmüş ve kaybedilmiştir.

Daha sonra tekrar İzzeddin Keykavus sefer düzenlemiş ve 22 Ocak 1216 yılında fethetti. Şehirde baştan düzenlemeler yaparak düzene sokmuştur. Antalya bölgesinde hakimiyette zorluk yaşanmasının en büyük sebeplerden biri deniz ile çok alakalı olmamalarıdır.

Antalya Coğrafi Özellikleri ve Antalya Hava Durumu

Türkiye’nin Güneybatısında yer alan Antalya 29° 20’-32°35’ doğu boylamları ile 36° 07’-37° 29’ kuzey enlemleri arasında yer almaktadır.

Antalya ilinin güneyinde Akdeniz şehrin çevresi Toros Dağları tarafından çevirilmiş olup doğu ve kuzeyinde Mersin, Konya, Karaman Isparta ve Burdur varken batıda ise Muğla ile çevrilmiştir. Antalya ili yüzölçümü 20.177 kilometre karedir. Akdeniz Bölgesinin batı kısmında yer almaktadır. Antalya ilinin genel olarak arazi yapısı dağlıktır.

Torosların tepeleri yaklaşık 3000 metreye kadar ulaşmakta ve aşmaktadır. Batıda bulunan Teke yöresinde ise platolar mevcuttur. Antalya ilinde taş ve kayaçlar daha çok kireç olarak bilinir.

Kolay eriyebilen bu taşlar zaman içerisinde mağaraları, dağların yapısını, şelaleler, su kaynak alanlarının oluşumu gibi birçok yönden etkili olmuştur.

Antalya’nın topografik özellikleri hem tarımsal hem de iklimsel olarak bölge bölge farklılıklara sahiptir. Sahil kısmı ile yaylaların yükseklik farkları ve Toros dağlarının etkisi buna sebep olur.

Antalya ve Antalya İklim Özellikleri

Antalya ili sahil kısımlarını kaplayan bir Akdeniz iklimine sahiptir. Yaz ayları her zaman sıcak ve nem oranı yüksek bir şekilde geçerken kış ayları ise ılık ve bol yağış alarak geçmektedir.

Kıyı kesimlerde durum böyle ilken daha yüksek ve Anadolu ile iç içe geçen kısımlar daha sert bir iklime sahiptir. Soğuk ve kurak şeklinde iklimsel bir fark oluşmaktadır. Genel olarak yaz sıcaklığı ortalaması 28-36 dereceler arasındadır.

En sıcak zamanlar hissedilen sıcaklık 50 dereceyi bulabilmektedir. Ocak ayında ortalama sıcaklık 10 ve 20 derece arasında değişirken yağışsız ve güneşli günleri ile de çok sevilen bir şehirdir. Yıl boyu genel nem ortalaması yüzde 60 civarında değişiklik göstermektedir.

Yaz ayları uzun ve sıcak bir şekilde geçer. Sahil kısımlarında kışın kar görülmez ya da yağarken yere düşmeden erir. Yazın yağmur neredeyse hiç görülmezken kış aylarında da seyrek bir şekilde görülür.

Sonbaharda ise sağanak şeklinde görülür. Yılda sadece 50 gün kadar kapalı bir havaya sahip ya da yağışlı bir şekilde geçer.  Yılın 9 ayı denize girilebilirken yıllık ortalama sıcaklığı ise 19 derece civarındadır. Antalya’da bu saate kadar ölçülmüş olan en yağışlı  günlük ortalama 232.8 kg/m2 dir.

 

antalya-hava-durumu

 

Antalya ve Akdeniz Bölgesi Depremleri

Antalya bölgesinde deprem risk haritası incelendiği zaman ikinci dereceden deprem alanı olarak işaretlenir. Antalya merkezinde deprem yoktur ancak çevresindeki illerde ve deniz kısmında küçük depremlerin oluştuğu bilinmektedir. Kayıt edilmiş en büyük Antalya depremi 28 Aralık 2013 te 6.0 büyüklüğünde yaşanmıştır.

Antalya Yer Bilimi ve Yapısı

Antalya’da genel olarak yaşlı yani ilk zamanlarda oluşan kayaç ve taşlardan meydana gelmiştir. Mermer ve kireç taşı Antalya’da yoğunluktadır. Birbirinden farklı kayaçları da bulunur ancak zaman içerisindeki tektonik hareketler yüzünden kıvrılmalar ve kırılmalara maruz kalmıştır.

Karstik kayaçların kireç taşları ile görüntüsü genel olarak çatlaklı, boşluklu ve gri beyaz rengindedir. Antalya ovası dahil denizin alt kısımlarında da yaklaşık 100 metreyi bulan karstik traverten kayaç yapısı vardır.

Antalya Bitki Örtüsü Özellikleri

Antalya genelinde ve Akdeniz bölgesinde bilinen en yaygın bitki zeytin olarak bilinir. Kıyı ile yüksekliği arasında 550 metre yüksekliğe kadar yazın sertliğine ayak uydurabilen maki bitki örtüsü vardır.

Maki bitki örtüsünde kısa ve bodur ağaçlar varken ortalama boyları 3 ile 5 metre arasında değişmektedir. 600 metreden 1200 metreye çıktığınız zaman buradaki bitki örtüsü meşe ve kızılçama geçecektir.

Daha yüksekte 1200 metre ve 2000 metrede sedir , sarıçam, kayın ve ardıç türü ağaçlardan oluşan bir bitki örtüsü hakimdir. Antalya’da yaygın olarak bulunan ağaçlar dişbudak, halep çamı, karaçam, sedir, köknar, kocayemiş, sandal, ardıç, kayın, sarıçam, sakız ağacı, mersin, tesbih ağacı, defne türleri bulunmaktadır.

Ayrıca geniş çayırları ve birçok yerde bulunan akarsuları sayesinde dişbudak, karaağaç, 

kocayemiş, çınar, ahlat, ıhlamur, yabani ve aşılı zeytin, kermes meşesi, mazı meşesi, sandal, sakız ağacı, mersin, tespih ağacı, defne, akça kesme, hayıt, zakkum, Keçiboynuzu, kayacık, funda, ladin, çılbırdı, cehri, katırtırnağı, kekik, patlangaç, sütleğen, dikenli mersin, deve dikeni, ballı baba, alev doda, adaçayı, safran, kanada şifa otu, tokuz otu, çakır dikeni, çiriş otu, kuşkonmaz, krizantem gibi bitki ve ağaç çeşitleri de hem doğal yolla hem de ticari amaçlarla yaygın olarak Akdeniz Bölgesinde mevcuttur.

Antalya İli ve Çevresinde Bulunan Hayvan Türleri

Bol bitki çeşitliliği sayesinde geniş bir yaban hayat türlerine sahip olan Antalya ormanları Geyik, tilki, sansar, sincap, alageyik, yaban keçisi, çakal, sırtlan, kurt, ayı, keklik, bıldırcın, üveyik, yaban domuzu, yaban keçisi, karatavuk, sarıasma ve turna gibi birçok hayvana ev sahipliği yapmaktadır.

Antalya Nüfusu Kaçtır ve Antalya Nüfus Değişimi

Antalya şehrinin ilk kurulduğu yer olan Kaleiçi çok dar sokakların ve kalıcı yerleşimin seyrek olduğu bir alandır. Kaleiçi turizm aktiviteleri amacı ile daha fazla ön plandadır.

Turizm alanında çeşitli şekillerde onlarca farklı çalışma nüfus artışına direkt olarak etki etmektedir. Ayrıca uygun tarım arazileri, yükselen sanayi imkanları, inşaat sektöründeki canlılık, sağlık turizmi yükselişi, ulaşım sistemlerindeki kolaylık ve trafik yoğunluğunun az olması sebebiyle insanların bu şehre göç etmesini teşvik etmektedir.

1927 yılında Antalya ili nüfusu 206 bin iken bugün 2 milyonun üzerindedir. Antalya ülke genelinde en yüksek okuma ve yazma oranına sahip illerden biridir. Türkiye için yüzde 85 olan bu oran Antalya’da 15 yaş üstü çocuklardan itibaren yüzde 97’yi kapsamaktadır.

 

antalya-kaleici

Antalya Ekonomisi ve Ekonomik Gelir Kaynakları

Antalya ekonomisinde sanayi son yıllarda atılım gösterse de başlıca ekonomi kaynakları turizm, tarım, hayvancılıktır. Ayrıca çok yayılım göstermese de madencilikte mevcuttur.

Daha farklı şekilde ticaret her şehirde olduğu gibi Antalya'da turizmin katkısı ile yükselişe geçmektedir. Sağlık turizminin yaygınlaşması kur farklılığı sebebiyle ve ucuz sağlık hizmetleri ile dünya genelinde güçlü bir yer edinmektedir.

Zamanla açılan lüks mağazalar, büyük otel girişimleri, ulaşım kolaylıkları ve deniz ticareti de Antalya ilinin ekonomisine önemli katkılarda bulunmaktadır. Ayrıca teknolojinin değişmesi tarım ve ticaret alanında oluşan farklılıklar piyasada hareketliliğe etki etmektedir.

Antalya Expo Fuar ve benzeri fuar çalışmaları ülkede farklı istihdam alanları oluşturmakta ve gelir kapılarını aralamaktadır.

Antalya Tarım ve Üretim

Antalya bulunduğu konum ve arazisinin verimli olması sayesinde birçok ürünün kolay bir şekilde yetiştirilebildiği bir alandadır. En çok üretilen tarım ürünleri içerisinde yulaf, arpa ve buğdaydır.

Ayrıca bununla birlikte susam üretimi, pamuk üretimi, soğan, yer fıstığı ve nohut üretimi de yapılmaktadır. 35 bin hektar kadar seracılık alanı mevcut olup her gün artmaktadır. Bu seralarda domates başta olmak üzere biber, patlıcan, hıyar (salatalık) , kavun, karpuz ve fasulye yetiştiriciliği yapılmaktadır.

Ayrıca son yıllarda Manavgat bölgesi muz üretiminde dikkat çekmektedir. Antalya meyve konusunda iklim ve toprağın uyumluluğu ile ülkemizde en çok üretim yapılan ildir.

Portakal, mandalina, muz, avokado, greyfurt gibi tropikal ürünler dışında  limon gibi meyvelerde ilk sıradadır. Yurtdışı ve yurt içi talepleri büyük oranda karşılayabilen bir kapasiteye sahiptir.

Antalya-washington-portakal-fidani-citrus-sinensis-washington

Hal de hızlı aktarım ile taze meyvenin ve sebzelerin diğer illere dağıtımı ve yurtdışına hazırlanması, ulaşım imkanının kolaylığı, mevsimlerin tarıma elverişli geçmesi bu alanda yapılan ticaretin hızla büyümesine olanak sağlamaktadır.

Antalya ili ülkede üretilen sebzelerin neredeyse yüzde 15 ine yakınını tek başına karşılamaktadır. Meyve üretiminde ise bu oran yüzde 7 civarındadır. Birbirinden farklı bitkilerde ek olarak sayıldığı zaman Türkiye genel tarımsal ihtiyacının yüzde 5 i kadarını Antalya ili karşılamaktadır. Yıllar içerisinde tarımla uğraşan kişi sayısı fazla iken bugün bu ortan yüzde 50’nin altına düşmüştür.

Antalya Kültür Sanat Gelişimi ve Müzeler

Antalya ilindeki müzelerin geneli Antalya merkezde ve Alanya ilçesi sınırlarında bulunmaktadır. Antalya Müzesi, ilk çağdan ve devamından itibaren birçok dönemi kapsayan eşyalarla donatılmıştır.

Kaleiçi Müzesi, Alanya Kızılkule Etnografya Müzesi ve Alanya Atatürk Evi Müzesi birer etnografya müzesi gibi aktif bir şekilde hizmet vermektedir. İl geneline yayılmış olan diğer müzeler ise Side Müzesi , İç kale Müzesi,  Antalya Oyuncak Müzesi, Alanya Kent Müzesidir.

Antalya ve Bölgesindeki Arkeolojik Alanlar

Antalya genelinde yapılan kazılarda bulunan eserlerin geneli Antalya Müzesi’nde bulunmaktadır. Antalya Müzesi’ne ulaşım için tramvay kullanabilir ve Araştırma hastanesinden sonraki durakta inebilirsiniz. Konyaaltı sahiline sahip falez manzarasının bulunduğu bir alandadır.

Antalya’da bulunan Arkeolojik alanlarından biri Karain Mağarasıdır. İlk dönemden itibaren yerleşim alanı olarak kullanılmıştır. Yağca köyünde ve Antalya’ya 27km uzaklıkta mesafededir. Dünya Mirası listesinde geçici olarak yer alan alanla listelenmiştir.

Antalya Manavgat yolu üzerinde Serik ilçesinde bulunan Aspendos sağlam bir şekilde ayakta kalmış olan en önemli antik kent tiyatrolarından biridir. Roma tiyatrolarının en güzel örnekleri arasında gösterilir. Antalya’da bulunan ünlü Roma tiyatrosu hala aktif bir şekilde konser, tiyatro ve müze şeklinde kullanılmaktadır.

Kral Hadrianus tarafından yaptırılmış olan Üç kapılar Kale içinde bulunmaktadır. Roma döneminde Kral Hadrianus için inşa edilmiş ve hala ilk gün ki zarafetini koruyacak şekilde ayaktadır.

Antalya’nın yüksek yamaçlarında kurulan Termessos Kenti, Büyük İskender’in şehri kuşatması ve alamaması gibi bir tarihi kahramanlık hikayesine de sahiptir. Tarih olarak M.Ö. 333 yıllarına tekabül etmektedir.

Yunanlı kökleri M.Ö. 12. Yüzyıldan itibaren bugünkü Antalya yani Pamfilya şehrine göç etmiş ve Perge Antik Kenti’ni kurmuşlardır. Günümüze kadar gelebilen kent kalıntıları ziyaretçilere açık bir şekilde sergilenmektedir.

Antalya Mutfağı ve Yöresel Yemekler

Antalya hem Akdeniz ülkelerinin kültüründen hem de yörük kültüründen etkilenerek birçok Anadolu mutfağının sahip olmadığı tatlara sahip olmuştur. Ek olarak zeytin yağının yemeklerin birçoğunda kullanımı da bu konuda etkindir.

Kuşkonmaz çorbası: Taze kuşkonmazların toplanması ve lezzetli bir çorbaya dönüştürülmesi.

Çitlembik ve kulaklı hamur çorbaları: Çitlembik ve hamurun birleştiği geleneksel çorbalara dahil olan bir çorba çeşididir.

 

  • Çağla cacığı: Taze çağlaların ince bir şekilde doğranıp yoğurt ile karışımından yapılan özel bir meze olarak bilinir.

  • Toros salatası: Bölgesel ve yöresel lezzetlerle zenginleştirilmiş bir salata çeşididir.

  • Radika salatası: Acı otlardan biri olan radikanın sağlıklı ve lezzetli bir salataya haline getirilmesidir.

  • Pastırmalı hibeş: Kurutulmuş etle yapılan, farklı bir tada sahip lezzetli bir meze.

  • Kuru patlıcan düzmesi: Kuru patlıcanlarla hazırlanan ve sofraları güzelleştiren özel bir mezeye dönüşmesi.

  • Tahinli patlıcan közlemesi: Akdeniz Bölgesinde farklı illerde de patlıcanın közlenip tahinle birleştirilerek yapılan eşşeiz lezzetlerinden biridir.

  • Kabak çintmesi: Kabakların enfes bir şekilde hazırlanması.

  • Bal kabağı dolması: Bal kabağının güzel tadına birbirinden güzel farklı iç malzemeler eklenerek oluşması.

  • Ebegümeci kavurması: Ebegümeci bitkisinin farklı bir şekilde kavrulması ile yapılır.

  • Çökelekli biber dolması: Biberlerin çökelek ile doldurulmasıyla ayarlanan ve özel bir şekilde pişirilen bir yemek.

  • Cevizli biber dolması: Biberlerin ceviz ve birkaç farklı yemiş ve baharatlarla doldurularak hazırlanan bir dolmadır.

  • Lor peynirli biber dolması: Dolmalık biberlerin lor peyniriyle karışım haline gelerek yapılan bir dolma çeşidi.

  • Patlıcan civesi: Patlıcanların zeytinyağında pişirilerek hazırlanan bir yemek türüdür.

  • Domates civesi: Domateslerin zeytinyağında pişirilip sunulduğu bir yemektir.

  • Şakşuka: Çeşitli sebzelerin kızartılarak hazırlanan ve genel olarak birçok ulusunda sahip olduğu bir yemek.

  • Domatesli tas kebabı: Domatesle pişirilen ünlü bir et yemeği.

  • Balık pilaki: Balığın zeytinyağı, limon ve baharatlarla güzel bir karışım haline getirilerek yapılan bir yemek.

  • Testi kebabı: Etin testide özel bir şekilde pişirilmesi ve bu şekilde sunulması ile hazırlanan lezzetli bir kebap.

  • Tahinli Antalya piyazı: Tahinle zenginleştirilen yıllardır adından söz ettiren Antalya'ya özgü bir piyaz çeşididir.

  • Yoğurt soslu Beydağ kebabı: Adından da anlaşılacağı üzere yoğurtlu sos eşliğinde Beydağ usulü kebap.

  • Kuzu etli keşkek: Kuzu etiyle özel bir şekilde pişirilen geleneksel bir keşkek ile ayarlanan yemektir.

  • Dereotlu balık: Dereotu ile özel bir tat katılmış bir balık yemeği.

  • Yerli balıklara hazırlanan yemekler: Yöresel balıklarla yapılan birbirinden farklı çeşitli yemekler.

  • Şevketi bostan: Et ve sebzelerin karışım hale getirilmesi ile yapılan zengin bir yemek.

Bu yemeklere ek olarak tatlılarda baharat çeşitleri de eklenebilir. Kabak tatlısı, kadayıf tatlısı, karpuz kabuğu ile yapılan ünlü reçeli, bergamot reçeli ve benzeri reçel türleri Antalya bölgesindeki farklı tatlara sahip meyveler ve bitkiler sayesinde bilinmektedir.

Gölge dağlarında sıkça toplanan belli bitkiler sayesinde tarhana ile yapılan özgü yemekler, kekik , göçeli, yarpızlı çorbalar ve öküz helvası, börekler, açmalar, yöreye özgün yapılan labada aşı, alafaşı gibi yemeklerde vardır.

Antalya Şenlik ve Antalya Festivalleri

Antalya şehrinde birçok dönemde farklı festivallere ev sahipliği yapmaktadır. Yüksek yaylalarda yapılan şenliklerden bazıları Feslikan Yaylası Festivali, Söbüce Yaylası Şenlikleri, Alanya ve Alevi Bektaşi Türkmen kültürü şenlikleri ayrıca uluslararası şenlik olarak Antalya Altın Portakal Film Festivali ve Uluslararası Kum Heykeli gibi festival ve şenlikler düzenlenir.

Antalya Film Festivali

Bilindiği üzere Antalya Film Festivali ödülü Venüs Heykelidir. Bu heykel ödül zamanı Antalya şehrinin birçok yerine dikilir. Sinema sektörünü daha da canlandırmak. Sanatçının değerini ve değerli olduğunu hissettirmek.

Daha kaliteli yapıtların oluşumuna ön ayak olmak amacı ile atılmış bir adım olan Antalya Altın Portakal Film Festivali 1964 yılı Belediye Başkanı Avni Tolunay’ın girişimleri sayesinde Antalya halkına kazandırılmıştır. Güncel adı ile Uluslararası Antalya Film Festivalidir.

Uluslararası Antalya Kum Festivali

Ayrıca Antalya’da ilk defa düzenlenen Uluslararası Antalya Kum Heykel Festivali 2006 yılında düzenlenmiştir. Dünya tarihinde hazırlanmış en büyük kum festivallerinden biridir.

Antalya'nın En Ünlü Göletleri

Doyran Göleti: Konyaaltı ilçesinde bulunan Doyran Göleti, piknik ve doğa yürüyüşleri için popüler bir yerdir. Çok sayıda çam ağacı, gölete muhteşem Toros Dağları manzaraları ile insanı büyülemektedir.

Eksili Göleti: Kepez ilçesinde bulunan Eksili Göleti, balık tutmak ve kuş gözlemlemek için ideal bir yerdir. Birçok farklı kuş türü gölette yaşar ve Antalya'nın en önemli sulak alanlarından biridir.

Geyikbayırı Gölü: Manavgat ilçesinde bulunan Geyikbayırı Gölü, kamp yapmak ve kano sürmek için ideal bir yerdir. Gölet, yemyeşil bir ormanla çevrilidir ve sakin ve sakin bir havaya sahiptir.

Avlan Gölü: Elmalı ilçesinde bulunan Avlan Gölü, flamingo kolonilerini barındırır. Türkiye'nin en önemli sulak alanlarından biri olan gölet, kuş gözlemcileri için çok popüler bir yerdir.

Döşemealtı ilçesinde bulunan Kırkgöz Gölü, su sporları için ideal bir yerdir. Su kayağı ve wakeboarding için gölet mükemmel bir yerdir.

Oymapınar Gölü: Manavgat ilçesinde bulunan ve Türkiye'nin en büyük baraj göllerinden biri olan Oymapınar Gölü. Pek çok insan piknik yapmak, balık tutmak ve tekne turu yapmak için gölete gider.

 

Antalya Koyları

Antalya en güzel koylar sırasıyla,

  1. Kaputaş Plajı Beyaz kumları ve turkuaz denizi ile ünlüdür.
  2. Olympos Koyu: Doğal güzelliklere sahip, tarihi kalıntılarla çevrili bir koydur.
  3. Phaselis Koyu: Likya döneminde yaşamış bir kentin kalıntılarına sahiptir.
  4. Çıralı Plajı: Yanardağ meyvelerinin yetiştiği yerdir.
  5. Adrasan Koyu: Ünlü  Temiz ve sakin deniziyle ideal bir koydur.
  6. Kaş Koyu: Su altı ve dalma sporları için ideal bir yerdir.
  7. Patara Plajı: Caretta carettaların üreme yeri olan 18 km uzunluğunda bir kumsaldır.
  8. Kemer Koyu: Yat turları için popüler bir yerdir.
  9. Finike Koyu: Adını aldığı portakal bahçeleriyle dolu sakin bir koy.
  10. Tekirova Koyu: Doğal güzellikleriyle dikkat çeken bu koy, kamp için mükemmel bir yerdir.
  11. Demre Koyu: Azmak Nehri'nin denize döküldüğü yerde bulunan muhteşem bir koydur.
  12. Göynük Koyu: Ormanlar arasında güzel bir koy.
  13. Karaoz Koyu: Kamp severler için ideal olan sakin ve sakin bir yerdir.
  14. Kekova Koyu: Batık şehri ve tarihi kalıntıları ile ünlüdür.
  15. Suluada Koyu: Kuş cenneti olarak bilinen ada, muhteşem doğası ile büyüleyicidir.
  16. Uçansu Şelalesi: Denize dökülen şelalesiyle büyüleyicidir.
  17. Porto Ceneviz Koyu: Masmavi denizi ve kumsalıyla muhteşem bir tatil yeri.
  18. Alacasu Koyu: Turkuaz deniziyle ünlü, tertemiz sulara ve muhteşem doğal güzelliklere sahiptir.
  19. Korsan Koyu: Korsan Koyu, efsanelere konu olan mistik bir yerdir.
  20. Kaleiçi Koyu: Antalya'nın tarihi merkezi olan Antalya Kaleiçi koyu, denize açılan Liman manzaralı güzel bir koydur.

 

Turizmin Başkenti Antalya

Antalya plajları ve koyları ile de oldukça popüler bir şehirdir. Turistler özel olarak seçerek gittikleri koylarımızı bütün dünyaya seve seve reklam etmektedir. Antalya Alacasu Cennet Koyu bu koylardan bir tanesidir. Ayrıca Alacasu Cennet koyu plajı ile de meşhur ve bilinen bir yerdir.

Yaz aylarında Antalya nüfus olarak büyük bir yükselişe sahip olur. Türkiye’de İstanbul ve Antalya Turizm konusunda en önde giden ve yaz aylarında maksimum yoğunluğa sahip olan şehirlerdir. İstanbul her sezon turistler ağırlarken Antalya genel olarak yaz aylarında daha yoğun geçmektedir.

Özellikle sporcular için seçeneklerin çok fazla olması, sağlık alanındaki yükseliş, yaylalarda festivallerin ilgi çekmesi, kongrelerin ortak buluşma alanı olarak en iyi noktada seçilmesi, kampların sayı ve ortam olarak daha uygun olması ve inanç turizminin yoğun bir şekilde talep görmesi turistler için Antalya ve İstanbul şehrinin başlıca turizm seçenekleri arasında olmasını sağlamaktadır.